25 Kasım 2013 Pazartesi

Ne Taksim Kalabalığı Ne De Kız Kulesi..

Kar'alayan Unknown 11 Değerli Düşünce

Parmaklıklar ardında sevda başkadır. "Gözden ırak olan gönülden de ıraktır." sözü parmaklıklar ardı için geçerli değildir zira hapislik hayatı sevdanın yanan ateşinin altına bir kaç odun daha atar, daha da harlanır duygular. Bu söz dışarıda, hayatın içinde olanlar içindir.. Unutmak ve ondan ümidi kesmek dışarıdaki için kolaydır oysa ki duvarlar arasında sıkışmış olan için, nefes almak sevdiğinden gelecek olan bir kaç satırdan ibarettir. 

Unutulduğunu duymak, emanetinin, ellerin avuçlarında ziyan olmasını görmek parmaklıklardan daha hapsedici daha zalimdir...

Parmaklıklar her zaman görünür değildir. Sevdiğinin ördüğü duvarlar bazen yeter hapsolmaya... O saatten sonra ne Taksim meydanının kalabalığı ne de Kız Kulesi kâr etmez nefes almaya çalışmaya. Dalgalar yüreğine yüreğine vurur insanın. Kaçışı yoktur bu zindanın, kara sevda... Elleri açıp semâya "Ya RABB senden başka yardımcım yok dağınıklığımı sana şikayet ederim, sen bana sabır ver." demekten başka çare mi vardır..?


Belki  o duvarlar örenin gözyaşlarıyla olmuştur.. Belki istemeden örülmüş belki de yıkılmaya yakındır...


21 Kasım 2013 Perşembe

Hissetmiyorum

Kar'alayan Unknown 12 Değerli Düşünce

Sevmiştim bir zamanlar, 
Hani ergenlik derler ya o deli çağlara işte öyle bir zamandı..
Görmek için dersleri su gibi içerdim,
Şans eseri benim olduğum tarafa baksa dünya dururdu, midemde kelebekler kanatlanırdı,
Hayaller kurar şarkılarda ağlardım,
Özledim...
Şuan nerede ve nasıl olduğunu bilmediğim bu platonik erkeğin bana yaşattıklarını..
O hissi özledim.
Artık hissedemiyorum.Sinirleri alınmış bir yatalak gibiyim.
Ne ayağa kalkacak güç var bedenimde ne de hissediyorum.
Hissetmek istiyorum. Aşkı değil her şeyi.
Üzgün biri görünce onunla ağlamak, sevinenle sevinmek istiyorum.
Duygularımı geri istiyorum.
Benden bunu alandan geri istiyorum.
Ben beni geri istiyorum.!

12 Kasım 2013 Salı

♥ Duygucuk ♥

Kar'alayan Unknown 18 Değerli Düşünce
Bu blog öyle bir alem ki gündelik hayatta edinemediğiniz arkadaşlıkları burda edinebiliyorsunuz. Benimde bir senelik blogger hayatım boyunca yakın olduğum üç-beş kişi var. Bunlardan birisi de yüreğimden düşen son yaprak blogunun sahibesi Duygu.  Ah bu Duygu adı gibi öyle duygulu ki insanın onu sevmemesi mümkün değil. Geçenlerde bir post yayınladı ve bende hemen ardından uzunca bir yorum yaptım bir baktım yorum yayınlandı ama sonradan girip bakınca yorumu göremedim sordum niye olmadığını ama sonrada sınav haftam olduğu için tekrar bakamadım. Meğer bu tatlı Duygucuk benim ona kırgın olduğumu sanmış. Yorumları görmediğim için arada kopukluk olunca benim için bir post yazmış bende aynı kibarlığı Onun için yapmak istedim. "Duygum canım benim ben sana kırılmadım internet yada bloggerın acımasız hatası yüzünden ortalıkta bir yanlış anlaşılma oldu. Sana da yazdım ya ben senin ne yapıp ne yapmayacağını biliyorum bitanem sen sıkma canını :) "



 ♥ Bu çiçekler senin için istemeden seni üzdüğüm için affet 


11 Kasım 2013 Pazartesi

DJ KARTANESİ VOL-3

Kar'alayan Unknown 13 Değerli Düşünce
11.11.13...

Tarihi böyle yazdım diye önemli bir şey sanmayın sadece içimden geldi :)

Bugün bir şeyler yazayım dedim ama aklımı bir türlü veripte cümleleri birleştiremedim en iyisi bugün djlik yapayım. Hem müzik ruhun gıdasıdır. Vizelerden önce bana da bol vitamin olur :)

Ve geliyor ilk parçamız..Bu şarkı masal perim için gelsin kez'a bir süre önce gece gündüz bana bu şarkıyı dinletiyordu. Sabah bununla uyandığım oldu o derece ya da yatmadan bir kez daha dinleyelim dediğimzde :)




MURAT DALKILIÇ- NEYLEYİM İSTANBULU

Göz görmeyince gönül katlanır derler 
Ondan biraz uzak olsam yeter 
Ama hiç yalnız bırakmaz anılar 
Çünkü en çok mesafeyi severler ..



&



Bu şarkı da İzmir kızlarına :)


BERKAY- İZMİRLİ


Hain rüzgar savurdukça

Savuruyor eteklerini
Öyle güzel yürüyor ki zilli
Kesin İzmirli.



&




Bu Şarkıyı da amatör olarak söyleyen bir erkek şarkıcı vardı ama İrem Derici yeni bir hale getirmiş bence çokta iyi yapmış ben çok beğendim.


İREM DERİCİ - SEVGİ OLSUN TAŞTAN OLSUN

Sevgi olsun, taştan olsun, 
Ama benimle olsun. 
Çile çeken aşkın mapusun da,  
Bir kaçışı yok ki bunun.  
Koşmayı seviyor aşkın yollarına, 
Kendini yormayıp. bıktırmadan. 
Her acıyı çekip alışa alışa, 
Aşkı öğreniyor. 


&



Son şarkı da Zakkumdan gelsin. Bu da benim için..


Hatıran sormaz nasıl halim
Her gece nöbet yazar
Görmedim ben başka mevsim
Bana her gün sonbahar
Seninle uyurgezerim
Hep uyandıran biri çıkar
Sen misin sahibi gecelerin
Sabahlar hep mi sana çıkar

9 Kasım 2013 Cumartesi

Bugün de Sevmedim Seni..

Kar'alayan Unknown 9 Değerli Düşünce

Bugün yine sevmedim seni. 

Bakmak istemedim gözlerine. 

Öpmek istemedim seni.

 "Acaba ne yapıyor?" sorusu beynimi kemirmedi. 

Her gün olduğu gibi sabah uyanır uyanmaz sarılmak istemedim. 

Bugün de bitter çikolata yerken aklıma gelmedin. 

Sarı botları giyerken benimle dalga geçişlerin aklıma bile gelmedi, aklıma gelmeyen şeyden gözlerim bile dolmadı. 

O derece unuttum seni ve sevmiyorum. 

Mesela şuan öylesine unuttum ki seni kızdırmak bile hoşuma gitmiyor. 

Sen sinirlendikçe üstüne üstüne gidip kıpkırmıızı olmanı hiç özlemedim mesela. 

Hele fotoğraflarımızı hiç sevmiyorum. O kadar çirkiniz ki bakmaya bile dayanamıyorum. Çirkinlik gözlerimde alerji yapıp gözlerimi yaşartıyor. 

Vel hasılı bugün de sevmedim seni. 

Özlemedim kokunu bile. Ve ellerin... Sıcaklığın... Deli gibi özlemedim hiç birini de...

7 Kasım 2013 Perşembe

Piraye Olsaydım Bir Nazım Bulur muydum?

Kar'alayan Unknown 5 Değerli Düşünce

Bu aralar aklım Nazım'ın şiirlerine gidiyor. Bir Piraye ki dillere destan. Oysa ki ilk büyük aşkı ilk eşinin adı neden gezmiyor dillerde. Ve Piraye'den sonrakiler... Onlar nerede.. Nazım neden son eşine hiç şiir yazmamış ? O kadar çok soru var ki aklımda. 

Birisi çıkıp geliyor uzaklardan "erguvan bakışlı, portakal gülüşlü" diyor ve merak ediyorsun bu sözler nereden geliyor okuyorsun, hece hece satır satır...


&


Bulutlar geçiyor : haberlerle yüklü, ağır. 
Buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda. 
Yürek kirpiklerin ucunda 
                                   uzayıp giden toprak uğurlanır. 
Benim bağırasım gelir : — «P î r â y e , 
                                                   P î r â y e !...» — diye... 
  



&



Çekilmez bir adam oldum yine : 
                                                uykusuz, aksi, nâlet. 
    Bir bakıyorsun ki 
ana avrat söver gibi, azgın bir hayvanı döver gibi bugün çalışıyorum, 
    sonra bir de bakıyorsun ki 
ağzımda sönük bir cıgara gibi tembel bir türkü 
    sabahtan akşama kadar sırtüstü yatıyorum ertesi gün. 
    Ve beni çileden çıkartıyor büsbütün 
                                        kendime karşı duyduğum nefret 
                                                                                ve merhamet...


    Çekilmez bir adam oldum yine : 
                                                uykusuz, aksi, nâlet. 
    Yine her seferki gibi haksızım. 
    Sebep yok, 
                    olması da imkânsız. 
    Bu yaptığım iş ayıp 
                                    rezalet. 
    Fakat elimde değil 
                                seni kıskanıyorum 
                                beni affet... 
  


&




Gözlerine bakarken 
        güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma, 
        bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum...


Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum, 
durup dinlenmeden değişen ebedî madde gibi gözlerin : 
                                                sırrını her gün bir parça veren 
                                                fakat hiçbir zaman 
                                                büsbütün teslim olmayacak olan... 


&




Hoşgeldin kadınım benim hoş geldin 
yorulmuşsundur; 
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını 
ne gül suyum ne gümüş leğenim var, 
susamışsındır; 
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim 
acıkmışsındır; 
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam 
memleket gibi yoksuldur odam. 

Hoşgeldin kadınım benim hoş geldin 
ayağını bastın odama 
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi 
güldün, 
güller açıldı penceremin demirlerinde 
ağladın, 
avuçlarıma döküldü inciler 
gönlüm gibi zengin 
hürriyet gibi aydınlık oldu odam... 

Hoşgeldin kadınım benim hoş geldin..
.



6 Kasım 2013 Çarşamba

Kartanesi Blogu 2.Yılında #direniyor

Kar'alayan Unknown 9 Değerli Düşünce


Selamlarr.. Uzunca bir aradan sonra geri dönüşüm biraz hüzünlü ve yoğun kötü duygulu oldu ama sanırım 3.postta ortalığı toparlamaya başlıyorum.
Öncelikle dün blogum bir senesini doldurdu. Bunun şerefine yakında güzel bir çekiliş yapmayı düşünüyorum. Ama şuanlık güzel bir hediye bulamadım. Yazmak güzel şeymiş bee :)




Hıh blogun doğum gününü kutladık şimdi gelelim bana üstte gördüğünüz fotoğraf tam da bu aralar içinde bulunduğum hal işte. #direniyorum :) 

Malum son sınıf oldum ve önümden bir engel KPSS var. Okula zaten pek de severek gitmeyen ben Masal Perisinin gazıyla gittim bir de dershaneye yazıldım. Hafta içi 5 gün okudal 4 gün dershanede ders var. O kadar yorucu bir yaşamım var ki bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de ikinci üniversite okumaya karar verdim ve kayıt yaptırdım. Hangi birine zaman ayıracağımı şaşırmış durumdayım. 
Bunlar sadece benim yapmam gereken işlerim eee bir de gurbette beni özleyen annem babam ailem var onların özlemi bazen öyle bir tutuyor ki çocuk gibi ağlayasım geliyor :) Annem bunu duysa derdi ki "Gelinlik kız oldun hâlâ ne ağlaması ayıp koca kızsın." 
Ama anne özleminin yaşı mı olurmuş ki diimiii? 

Haydi bunları bir kenara bırakalım benim hayatımda öyle bir şey değişti ki iki gündür bebekler gibi rahat uyuyorum. Nasıl rahatladım bir bilseniz. Hayatımın tam anlamıyla içine eden biri vardı ve bana 9 yıldır çok acı çektirdi. Ben de aptal gibi kimseye bir şey anlatmadım kendimi yedim bitirdim ama en sonunda cesaretimi toplayıp onunla yüzleştim. Beni nasıl üzdüğünü ve bunun yanında ağzıma geleni söyledim. Resmen içimden 9 yıllık bir kin boşaldı. Ohhh ama dünya varmış valla nasıl rahatladım böyle kuş gibi oldum :) 

Önceki iki yazımda yazdıklarımda da artık daha da emin oldum. Aşk yok ohh bundan sonra tek tabancayım. Kimseye şiir yazmayacam. Narsistim bundan böyle kendimi sevecem sadece :) 

E hadi ben yatayım artık sabah ders var kar tanesi kaçar.. :)


4 Kasım 2013 Pazartesi

Sabah Uykum...En Güzeller..

Kar'alayan Unknown 6 Değerli Düşünce

Sabah uykum.. Ahmet Batman... Son zamanlarda en çok okuduklarımdan. Hatta kitap çıksın diye gün saydım ve ilk baskı 50.000 adet Sabah Uykumdan biri de benim elimde şuan okunuyor... Bu kitabı bu kadar heyecanla bekleyişime neden olan kitap Ahmet Batman'ın ilk kitabı Soğuk Kahve. Onu da şu ve şu yazımda anlatmaya çalışmıştım. 
Sabah Uykumun başka bir önemi daha var ki bugün en çok da onun için okudum. Bugün bu kitaptan rastgele açılan sayfalar bana hep onu hatırlattı. Sabah uykum kadar sevebileceğim insanı... Her neyse... İşte Sabah uykumdan en güzeller...

Uzaktan sevmekti bizimkisi... Birimiz kafeste, birimiz son nefesteydi sanki... Yaklaşamamak, yaklaştığında dokunamamak, dokunsan bile yanına alamamak. Bizimkisi aşkın duran haliydi. Ben sana durdum saatleri sana kurdum. Gülüşümü gelişine sakladım, gelişini belki son nefesime...

&

Bir fotoğraf gibi seveceğim seni, unuttukça daha çok...

&


Elma dersem çık, armut dersem çıkma diye öğrettiler bize.
Benimle elma lütfen...


&

Çok yağmur yağsın ve şemsiyeni evde unutmuş ol. Üstelik sığınacak bir yerin olmasın, sırılsıklam ol, aşktan ıslanamadın bari yağmurdan ıslan. Kuru gitme bu dünyadan. çünkü ıslanmadıktan sonra boşuna yaşıyorsun.

&

Bir kıza verebileceğin en güzel hediye soyadındır…

&


Sarılsak biliyoruz ki daha zor ayrılacağız . 
" Sarılmayalım " dedi ,
" Tamam " dedim . 
" Neden tamam dedin ? " der gibi baktı .
" Önce sen başlattın " dedim gözlerimle .
Gitti . Temmuzun ortasında üşüdüm ! 


& 


Geç kalma huzurum bekleyenin var.
Geç kalma huzuru getirenim, özleyenin var.
Ben seni istiyorum, sende ıslanmak, yağmurdan düşler kurmak istiyorum. 
Beni gülüşünle yıka ve eğer bir gün beni illa bırakacaksan kollarında bırak.


&

Olmuyorsa olurunun getirilerini göremezsin. Olmamıştır ve hayırlısı belki de budur. Olsa olmasın isterdin belki... O yüzden bazen olmayışını sev.



Belki de bu kadar cümle yeter bu kitabın hoş tadını almanıza... Herkese okumasını tavsiye ederim ve bu cümlelerimden anlayanı yanağından yumuşacık öpüp giderim. Ne de olsa gitmek gerek bazen olmayışını sevmek.. Geç kalma huzurum bekleyenin var...

3 Kasım 2013 Pazar

AŞK Romeo'ya Ne Kadar Serbestse Bana da O Kadar Yasak..!

Kar'alayan Unknown 6 Değerli Düşünce

Bugün yine o lanet gecelerden biri.. Dipsiz bir kuyudan gün ışığı bugünde görünmedi bana. Şükretmem gereken nimetleri görmemi engelleyen  bir perde daha vardı . Ve eteklerimde daha çok taş vardı bugün... Bugün bir kaybediş daha yaşadım. Avucumda kalmadı parlayan bir inci...Ve bende kalmadım bugün... 


Gecenin en karanlık anı aydınlığa en yakın olanıymış ya uyanışıma az kaldı acılar dayanılmaz oldu artık. Canımı boğazımda düğüm düğüm hissederken gözlerim beni ele veriyor..Kulağımda bir melodi.. "Halime bakma her şey berbat..." Elmastan kömüre bir uzanış benimki yanmama az kaldı; yanıp kaybolmama... 


Küllerinden doğan bir yiğit olabilecek miyim bu da muallak... Ve ortada olan tek bir şey var.. Sevme ve sakın aşık olma... Bugün benim miladımdır. Artık sevmek yok. AŞK Romeo'ya ne kadar serbestse bana da o kadar yasak bundan böyle... 


Bir veda kaldı geride.. Ellerimde bir sepet gözyaşı ve umut.. 

Bıraktım en sevdiğim çocuğun ellerini.. Toprak rengi gözlerinden çamurlar yağdı gönlüme.. Ve ıslandım başımdan boşanırcasına...

Koşmak istedim, koşmak ve kaçmak uzaklara... Başka eller bulur muyum sevecek ve okşamak için bir masum baş... 


Ellerimde bir sepet gözyaşı kaldı ve umut.. 


Ağladı göğüs kafesimdeki kuş bitti dedi ve verdi son sözlerini toprağa..


 

KAR TANESİ Template by Ipietoon Blogger Template | Gadget Review